Çok Uzaklara Git!


Evet, Maynard! Evet acayip uzaklara git! Git bi daha görmeyeyim seni! Gözümün önünde kusursuz olma canını yidiğim! Git lan!

Ben senin hangi işini sevmeyeceğim? Hangi işinden nefret edeceğim? Hangi işinde ince bi gönderme olmayacak? Hangi işinle dalga geçeceğim lan?!



Crank 2’de tipsiz bi nerd’ü oynaman bile bozmadı beni. “Country Boner” bile niye mükemmel, gırgırına yapmış olsan bile belki. Puscifer’a neden laf konduramıyorum? “A Perfect Circle piyasa işi yeeaa!” niye diyemiyorum? Tool niye dinim imanım oldu? Neden Deftones’la yaptığın “Passenger” düetinde, nakaratı koskoca Deftones solisti Chino’nun gırtlağını bozacak kadar güzel söyledin?

En beceriksiz olman gereken albüm, “Toolshed Demo”da bile nedir bu harikalık? Niye “Cold and Ugly”de bile en saf sesinle olsa bile bu kadar güçlü olabiliyorsun, zerre bilgisayar efekti, zerre miksaj olmadan? Demo albüm kapağın niye bu kadar kewl?

“I know you best, better than anyone

I know you better than I know myself.” (Part of Me 3:16 – Toolshed & Opiate – 1991)

Bu sözler kime MJK? Seninle aynı olan başka biri daha mı var? Nasıl olabilir babacım, aklını başına devşir… Senin yüzünden neden aynı olduklarıma bunu söylüyorum lan ben? “If I could I’d stick the knife in” mi? Bir de bunun ardından nasıl diyorsun “This is my love for you” diye (Crawl Away 5:29 – Toolshed & Opiate – 1991). Bu nasıl aşk, ayı?!



Jesus Christ, why don’t you come save me life now?!” (Opiate 8:29 – Opiate – 1992)

“You are broken now but faith can heal you…” (Opiate 8:29 – Opiate – 1992)

Bu sözlerine sen de inanıyor musun Maynard? Aynı şarkıda “My Gods will become me” diyordun? O yüzden mi kurtuluşu müjdeliyorsun?



Benimle birlikte kaç kişi nefretini kustu acaba “You lie, cheat, steal!” (Intolerance 4:53 – Undertow – 1993) dediğin o kişiye? Gerçi “No one’s innocent” di mi?

Sen daha kariyerinin başında sayılırken nasıl “Sober” gibi bir efsane yaratabilirsin ve yüzbinlerce kişiye darbe vurursun? Öldürdün bununla beni… Neden ayık olamıyoruz ki? Neden sonsuza kadar içemiyoruz ki?

“I am just a worthless liar, I am just an imbecile

I will only complicate you, trust in me and fall as well.” (Sober 5:06 – Undertow – 1993)

Gerçekleri benim yüzüme nasıl bu kadar ustaca vurabiliyorsun? Dur daha çok var… Hani bi şarkında bizi öldürecek kararlar veren o kişilere bir şeyler söylüyorduk hala ayakta olabildiğimizi gösterircesine. “I will use my mistakes against you, there's no other choice.” (Bottom 07:14 – Undertow – 1993). Hele o “Disgustipated”, söyle söyle bitmiyor, yaz yaz, anlat anlat bitmiyor… E tabi “koyunlara” vaaz vermek kolay yakışıklım! Biz çekiyoruz acısını burda…

“This is necessary. Life feeds on.” (Disgustipated 15:47 – Undertow – 1993)



O Ænema kapağı ne iş öyle? Tamam biliyorum sen yapmadın o kapağı. Adam’ın bok yemesi, o herife de gelecek sıra hiç kaçmasın.

“Show me that you love me and that we belong together.

Relax, turn around and take my hand.” (Stinkfist 5:10 – Ænema – 1996)

O zamanlar gençtim Maynard. Manyak manyak şeyler dinlerdim. Seninle tanışmamıştım, e doğal olarak şimdi öğrendiğim hiç bir şeyi öğrenmemiştim. “Aa lan Tool derler bi grup vardır, bakim ne işmiş?” diyesim gelmişti Maynard, demez olasıca. Bir kaç satır yukarda söylediğin sözlere güvenmiştim. Senden ilk duyduğum söz “Something has to change” (Stinkfist 5:10 – Ænema – 1996) oldu. Değişti bir şeyler bende, hiç merak etme sen onu… Ayrıca nasıl öyle değişikti sesin o şarkıda lan? Merak etme, sonra ben de yola benim için ölebilecek biri ile çıkmaya hazırladım kendimi yavaş yavaş. Buldum da… Sonra tabi sormak aklıma geldi;

“Will you? Will you now? Would you die for me? Don’t you fuckin lie!” (Eulogy 8:28 – Ænema – 1996)

Sonra tabi yalan olduğu falan ortaya çıkmıştı di mi Maynard? Hatta biz methiyesini bile hazırlamıştık “ölecek” kişinin. Allah belamızı versindi Maynard!

“You claimed all this time that you would die for me.

Why then are you so surprised, when you hear your own eulogy?” (Eulogy 8:28 – Ænema – 1996)

Ama biz öyle miydik biz ölürdük be Maynard. “I have died, and I will die. It’s alright, I don’t mind…” (H. 6:06 – Ænema – 1996). Farkındaysan sana olan sinirim geçti biraz. Burda epey anlamıştın çünkü derdimi. Biraz beni dinlemiştin oturup adam akıllı. Ama çok afedersin ama ulan “Message to Harry Manback”i biz çok anlamlı bi bok sanmıştık. Biz ne bilelim elin İtalyan'ının size yolladığı bi mesaj olduğunu, öküz adam! Kim bilir ne kadar sinirlendirmiştin Harry’yi.



Ayrıca “Hooker With A Penis” nasıl bi şarkı ismidir lan hohaha, sinirim bozuldu…

Bak aynı hikaye “Die Eier Von Satan”da da var. Adamın teki Almanca Almanca emirler yağdırıyor, sert bi savaş ortamı sanki. Etkileniyoruz, vay anasını lan diyoruz. Hani bilmiyoruz ya Almanca. Sonra öğrendik tabi “Acımak yok!” diye bağırdığını sandığımız yerde amcam “Yumurta olmasın!” diye bağırıyomuş. Yemek tarifi verdirecek başka bi yer bulmadın mı lan?

“Pushit” de sesin niye bu kadar güçlü, niye doğal bi yeteneksin sen? Bebek ağlamasından müzik yapmak da senin fikrin di mi? Git önce bi “Learn to swim”(Ænema 6:39 – Ænema – 1996) lan! Bak dünyanın sonu geliyormuş öyle diyorlar…

“Remember I’ll always love you, even if I throw your fuckin’ throat away” (Pushit 9:55 – Ænema – 1996)



Sonra bi de “Yok canlı söyliycem şarkıları” boku çıkardın başımıza, yeterince renkli değilmiş gibi sanki hayatımız. Git oğlum bi git lan bela mısın? “No Quarter” Robert Plant’ten daha mı güzel söylenir terbiyesiz! Yok “Bu turda farklı bi şeyler deniyürüz”, yok “bi şarkımıza farklı bi yönden bakıyürüz” falan filan ayağına “Pushit”i baştan yarattın. Niye bu kadar etkileniyorum, niye acı çekiyorum babacım ben bu şarkıda? Denek miyiz lan biz?

Time heals, time congeals around us.” (You Lied 9.17 – Salival EP – 2000)

Al bi de bu var. “You Lied”, yeni uydurmuşsun. Hayatımda neden bundan daha güzel bi şarkı duymadım? Neden başka bir şarkıda söyleniler yalanlar bu kadar koymadı? Neden “You Lied!” diye ciğerlerin sökülünceye kadar bağırmak bu kadar zevk veriyor? Aradığın yerlere ulaşamayasıca Maynard! (Bkz: L.A.M.C. – Salival EP – 2000)




Lateralus’u hangi sayı dizisine göre dinleyelim Maynard? Ne istersin? Bi çok teori üretti bizimkiler sağolsunlar. Sen istiyosun ki “Bu odunlar sanki müziğimden yeterince etkilenmiyorlar, bi de sayılarla uğraştırayım bunları. Lost’u da böyle sevmişlerdi zati…”. Ya Maynard, ya James. Bak küfür edicem en sonunda.

“Is this a test? It has to be… Otherwise I can’t go on.” (The Patient 7:13 – Lateralus – 2001)

“If there were no rewards to reap, no loving embrace to save me through this tedious path I’ve chosen here, I certainly would have walk away right now.” (The Patient 7:13 – Lateralus – 2001)

Üstüne üstlük böyle harika sözleri olan, en sevdiğim, en dinlediğim, en etkilendiğim, en deli, en manyak şarkıyı yapıyorsun. Bana diyorsun ki sabırlı ol… İnsan değilsin sen çünkü, sen zen-master’sın… Zen-Master’ımsın.

“I must keep reminding myself of this, be patient…” (The Patient 7:13 – Lateralus – 2001)

Senin yüzünden kaç genç telef oldu “Schizm”i okuyacam diye. Şizım, şizmı, sikizım falan diye diye gittiler. “I know the pieces fit, cause I watched them fall away” (Schizm 6:47 – Lateralus – 2001) kadar gayet açık bir gerçeği nasıl bu kadar akıllı bi iş haline getirdin? Sen bunu söyledikçe neden biz “Breh, breh adam haklı” deyip durduk? Neden bunu bana söyleyen insanların ağzına o kadar yakıştı bu laf? Neden basçınız olacak o Justin densizi o kadar güzel riff yaratmış?

“Embrace this moment, remember…” Aah ah, çılgın seni. Bunun ardından gelecek olan sözlerini ezberledim, hayat felsefesi yaptım, iyice sindirdim, içime çektim, sıkıca sarıldım o laflara. O laflar yüzünden her şeye cesaretledim, ama o laflar yüzünden hayata bağlandım.

“We are eternal, all this pain is an illusion.” (Parabol & Parabola 9:07 – Lateralus – 2001)

Bi de gittin Tricky’mi oynattın klipte. Lan bakıyorum, bakıyorum. Tanıyorum bu herifi. Onun günahı neydi lan allahsız!



Duramadın Maynard, 5 yıl oturdun, bi rahat duramadın orda yerinde. Gittin toplumu açık açık eleştirdin bu sefer. “Stare like a junkie into the TV, stare like a zombie” (Vicarious 7:06 – 10000 Days – 2006) dedin Esra Erol’culara. “I need to watch things die, from a good safe distance” (Vicarious 7:06 – 10000 Days – 2006) dedin Polat dayıcılara. O ayı bateristin Danny’ye de iki çift lafım var ama içimde. Sen yolla ona selamlarımı…

“Vicariously, I live while the whole world dies, you all feel the same so why can’t we just admit it?” (Vicarious 7:06 – 10000 Days – 2006)

Sana bu yaptıkların için hiç kızamıyorum Maynard. Judith Marie için, annen için çektiğin o acı benim de acım oldu. 27 yıldır komadaydı Judith, 10.000 gün. Bencildin be Maynard, böyle sözleri kime olsa da söylesen biz acı çekmez miydik? Biz istemez miydik, iyi olsun sonucun. Gerçi iyi de oldu di mi, hayatta cehennemi yaşadı, cenneti hakediyordu;

“Ten thousand days in the fire is long enough, you’re going home…” (10.000 Days [part 2] 11:13 – 10000 Days – 2006)

Hatta gerekirse cennet için O’nunla savaşacaktı;

“Should you see your maker's face tonight. Look him in the eye, look him in the eye, and tell him. I never lived a lie, never took a life. But surely saved one, hallelujah. It's time for you to bring me home.” (10.000 Days [part 2] 11:13 – 10000 Days – 2006)

Canımızı acıtıyorsun be MJK! Ne yaptık biz sana? Bizi “Lost Keys (Blame Hoffman)”da hastaneye yatırdın. “Anlat!” dedin… “Anlat!”. Lan ne güzel gidiyoduk ne “anlat?” (Malı Arap Faik’ten alıyorduk). Bu sefer de anlatasımız geldi. Anlattık, uzaylılar nasıl bize iletişime geldi, uzaylı bize seçilmiş kişi olduğumuzu söyledi falan.

“Me? The Chosen One? They chose me and I didn't even graduate from fuckin' high school. (Rosetta Stoned 11:11 – 10000 Days – 2006)

Yordun bizi be Maynard. 10.000 Days’de de iki-üç şarkıyı aynı anda dinlersek de bir şeyler oluyormuş da falan. Yoruyorsun bizi Maynard, hem de üç koldan (A Perfect Circle, Puscifer, Tool – Ki onlara da gelicem bi ara.)

Yoruyorsun valla Maynard, bak kaç saat oldu ben yazmaya başlayalı. Seni dinlemeye başlayalı. Kaç sayfa geçti senin o eşsiz sesini dinlemekle. Kaç yılım geçti Adam’ın o mükemmel gitar riff’ler ve sololarıyla ne kadar canımız acıttı. Görselleriyle, klipleriyle imkansızı yaşattı Adam Jones. O Justin Chancellor… Söyle bana kaç basçı var onun gibi? Kaç tanesi bu kadar öne çıkabiliyor? Danny Carey, senin gibi dalında en iyisi değil mi? Kaç kere vuruşlarını dinleyerek gaza geldik? Kaç kere “Bu adam insan olamaz!” dedik neleri neleri çalarken.

Maynard git! Takımını da topla git! Gelme ya!



“Fuck yourself, go and fuck yourself, you piece of shit. Why don’t you just go and kill yourself!” (Hush 2:40 – Toolshed – 1991)


Bonus


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder