Colma


"Hayatım boyunca çok korkunç şeyler gördüm, korkunç şeyler yaptım, korkunç şeyler yaşadım. En korkuncunu da yaptım. Kendimi öldürmeye de kalktım, evet. Kendimi sürekli hasta ettim. Birilerini öldürmek gibi duygularım da oldu. Ama hala hayattayım ve sabıkasızım.

Bunun sırrını belki veririm bilmiyorum. Yazdığım bu kelimelerin gidişatına bağlı biraz da…

Kimse intihara kalkıştığımda neler hissettiğimi gerçek anlamda bilemedi. Sormadılar da zaten. Birkaç kişi gerçekten merak edip sürekli beni sormuşlar. Ziyaretime gelenler de oldu. Hayal meyal görür gibiyim. Zira belirtmem gerek ki, geçirdiğim hafıza kaybının ve beyin sarsıntısının etkileri bunlar. Ayrıca 24 saatten uzun o “güzellik uykumdan” uyandıktan sonra doktorların bana “mucize” demesi de beynime bir şekilde kazınmış. Evet mucizeymişim… Vardır bir bildikleri…

Dediğim gibi kimse neler hissettiğimi bilemedi, bilemeyecekler de. Hala içimde yaşayan bir parazit olarak kalacak bu nedenler. İçimi kemirmeye devam etseler de, “hayır” demeye çalışacak Utku.

Çok yalnızdım o zamanlar. Kendimi bildim bileli, ya da şöyle söyleyeyim, birilerine mantıksal olarak ihtiyacım olduğundan beri ailem çatışma içinde. Kimse birbiriyle konuşmaz bir hale geldi. Her aile üyesinin ortak konuştuğu tek kişi olarak bana çok gelindi. Herkes bana diğerlerinin üçkağıtçılıklarını, dırdırlarını, sorumsuzluklarını anlatır oldu. Şu anda da hala böyledir. Hiç oturup ailemle doğru düzgün konuşamadım. Hiç ortak sevinçlerimiz olmadı. Erkenden büyüdüm yani. Benim destek beklediğim zamanlarda, onlar bana birbirlerini şikayet ettiler, ben de onları taşıdım. Soğuk savaş ortamında yaşamak çok zor.

Yaşadığım ortamı anlatırsam, orda da çok yalnızdım. Son gün bulunan özel bir öğrenci yurdu. Tek geçindiğim uzun yıllardır arkadaşım olan kişi, oda arkadaşım olmasa dayanamazdım orada hiç. Nitekim gitti de. Ben çok geçmeden yanıma bir oda arkadaşının konulacağını öğrendim. Yurt bana son derece ters, her türlü işime karışan, özgür davranmaya çalıştığımda taraflarından ayıplandığım kişilerle doluydu. Her akşam okuldan, şans eseri bindiğim o dolu otobüslerden inip yurda gelirdim ve kimseyle tek bir kelime konuşmayıp, camı binaya bakan, hiçbir zaman tam olarak aydınlanmayan karanlık odama kapatırdım kendimi. Kilitsiz kapımı isteyen herkes istediği sertlikte açıp odama dalardı. Giyim tarzım falan nedeniyle yeteri kadar “üçüncü şahıs”laştırılmış olan ben, bu tür yöntemlerle kontrol ediliyordum.

Derslerini dikkatle dinleyip, hiç çalışmayan bir öğrenci olarak mükemmel bir öğrenci profili çiziyordum. Notlarımı düzgün almaya çalışır, sınav önceleri saatlerce ders çalışırdım. Ancak vizelerde tam tersi bir görüntü çıkıyordu ortaya. Üstüne üstlük yine bir finale neredeyse sabaha kadar çalışmış, ancak uykumu alamadığım için sınavı kaçırmıştım.

Hazırlıktan bölüme geçmiş bir öğrenci olarak sınıf arkadaşlarımdan hiç biriyle konuşmak istemedim. Başlardaki çekingenlik, başka insanların hayat detaylarını, duygularını, hislerini öğrenme korkumla birleşti. Ben insanlardan korkarım. İnsanlar bize en güzel mutlulukları verse de, hayatımızdaki en berbat günümüzü de onlar yüzünden yaşıyoruz. Arkadaşlarım saydığım kişilerin karmaşık yaşamlar gitgide gözümde büyüyordu. Artık çok geçti, onların yaşantısına karışmıştım bile. O yüzden acı çekmeye mahkum gibiydim. O zamanlar bir şeyler hissediyordum…

Yaşantım boyunca hiç kimse bana böyle içtenlikle bakarak “beni sevdiğini” söylememiş, hatta ve hatta beni sevmemişti bile. Sorun bende değil onlardaydı, ya da sadece deniyorduk, ya da ne bileyim ben çok iyi bir arkadaştım. Hayatımda ilk defa bir kişi bana bu cümleyi söylemişti, ne kadar doğruydu yanlıştı bilemem. Ama bana göre doğruydu. Ve, yalan söyleyemem, harika harika hissettirmişti. Bütün bunları yaşarken ben, üstüne üstlük kendi hatalarımla kaybetmiştim beni tek seven kişiyi. Ki acemiydim biliyorum.

Ve artık tamamen boşlukta ve yalnızdım. Arkadaşlarımı düşündüm; bir barda sevgilileri veya başka arkadaş çevresiyle beraberlerdi, duygudan duyguya atlıyorlardı. Derslerimi düşündüm; bundan kötüsü olamazdı. Onu düşündüm; başkasını sevecekti. Ailemi düşündüm; soğuk rüzgarlar hiçbir zaman dinmeyecekti. Para durumumu düşündüm; bitmişti. Bulunduğum ortamı düşündüm; hayatımda hiç bu kadar soğuk ve yabancı bir yerde bulunmamıştım. Kendimi düşündüm, yalnızlığımı düşündüm, yastığımı düşündüm...


Şimdi oldukça mutluyum. Mutluyum işte. En azından tek hissettiğim bu. Şimdi yarattığım her şeyle ben beraberim. Çünkü biliyorum ki, beni öldüren her neyse, beni yaşatacak olan şey de o; “ben”

Mucizeymişim ben…"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder