Kewl

Matey...

Bilirim ciddiye almazsın kimi zaman. Ama şimdi al çünkü ben de almaya başladım. İkizim gibisin cidden çünkü.

Sen kendini "down and out" hissettiğinde, ben sanki yanımda biri delinmiş akciğerime rağmen sigara içiyormuş gibi hissediyorum. Öyle bi ağrı oluyor. Ameliyat olduğum güne dönüyorum. O gün ağrımın kalbimde olduğunu sanmıştım. Ama yanlış bildiğim ortaya çıkmıştı. Şimdi doğru biliyorum ama.

"Üzülme çünkü içim acıyo!" tarzında düşünecek kadar bencil değilim sanırım. Daha çok "İçim acıyo çünkü üzülüyosun" gibiyim. Kendini iyileştiremeyip başkalarını iyileştirmek beni o kadar mutlu ediyor ki bi bilsen. Hele bi de sen. "Herhangi bi kişi" değilsin bi de. Sadece arkadaşım değilsin, sevgilim hiç değilsin, ve biliyo musun "eski sevgilim" de değilsin. Sen bende olan her şeysin şu anda. Benimkisi bi "Beauty and the Beast" hikayesi. Nedir onun olayı da bilmiyorum ama ismi güzel.

Bunu da sanırım, konuşmalarımızda sen "random" harflerle koparken, sandalye üzerine tüneyip aldığım Quasimodo şeklinden çıkardım. Evet tamam bazen mutlu olmayı bilmiyorum kabul.

Biliyosun kimi zaman umrunda olmadığımı düşündüm, kimi zaman benden nefret ettiğini düşündüm. Ama ne farkeder ki? Sen de bana hakaret etmezsin çünkü. "Selfish" dersin, "bastard" dersin. Hoşuma gider. Sevilirken "naber lan piç?" denilen köpek yavruları gibi hissederim kendimi.

Bazen seninle konuşmam. Konuşunca rahatını bozarım çünkü. Rahatını bozmamak için engellerim, silerim falan. Ama hep orda bi yerlerdeyimdir.

Mutsuz olmayı en son hakedenlerdensin. Mutsuz edersin, it's true, ama çok güzel edersin tadı damağımda kalır, evet.

İlla "İyi"nin tersi olacaksan "iyİ" ol...

Aynalarda da yaşamıyorsun.

PS= bi kaç yazı önce herkese birer cümlelik mektup yazmıştım. ordan seni sonradan silmiştim. bu da telafi olsunç.

1 yorum: