4… “Dur
dur, iniyoruz yapma!” Esmer kadın resmen çıplak kalmış bacağını, adamın
ellerinden kurtarmaya çalışırken böyle haykırdı. 3. Kaslı adam “En azından asansörü de denemiş olduk.” dedi kemerini
düzeltirken suratındaki azgın gülümsemeyi kaldırmadan. Esmer kadın sesini
çıkarmadı. 2. Toparlanmışa
benziyordu. Kaslı “Ne zaman geleceğim sana?” diye sordu. Esmer “Görüşürüz merak
etme” diye cevapladı. Kaslı her açıdan rahatlamışa benziyordu. ZEMİN KAT.
“Ne zaman bitecek bu işkence?”
Kapı açılır açılmaz,
Kaslı kendini dışarı attı. Esmer kadın, zemin kattan asansörü çağıran kocasını
görünce ufak bir sevinç çığlığı çıkardı. Suçlu bir gülümseme ile kocasına “Ben
de sana gelecektim sevgilim” dedi. Kocası, “Artık gerek kalmadı” diyip ufak bir
öpücük kondurdu esmer kadının dudaklarına. Esmer kadın “Nasıldı bugün?” diye
sordu, biraz önce olanları kendisine unutturmak amacıyla. 13. Kocası uzun uzun anlatmaya başladı. 17. Ama iyi bir haberi vardı, ay içerisinde terfi alabilirdi. 19. Esmer kadın kocasının elini sıkı
sıkı tuttu. “İşte benim kocam bu!” dedi, sarıldı Kocası’na. Beraber bir süre
sevindiler. Kocası elini arka cebine götürdü “Hadi ya! Cüzdanı arabada
unutmuşum sevgilim. Sen geç eve ben gelirim” dedi. 24. Esmer kadın indi. Kocası zemin kat tuşuna bastı. Kapı
kapandığında, “stop” tuşuna bastı.
“Hadi bakalım, yine başlıyoruz.”
Kocası, elindeki cep
telefonunda bir şeyler yapmaya başladı, yüksek ihtimalle mesaj çekiyordu. Biraz
süre geçtikten sonra asansörü tekrar hareket ettirmek için yeniden “stop”
tuşuna bastı. 23. Elindeki
çantasından ağız spreyini çıkartıp ağzına sıktı. 20. Asansör durdu, kapı açılır açılmaz gömleğinin üstten 4 düğmesi
açık bir kadın girdi ve Kocası’nın üzerine atladı. 19. Mesaj atılan telefonun da sahibi belli oldu artık. 12. Asansör salına salına inerken daha
da sertleştiler. 6. Öncekiler gibi
bu çift de toparlanacağı zamanı biliyordu. 4.
Biri yavaş yavaş kravatını ve kemerini düzeltirken, diğeri de gömleğini
ilikliyordu. 2. “Yarın sana
uğrayacağım, ‘yukardaki’ terfi toplantısında olacağımı sanıyor.” dedi Kocası.
İkisi de sinsice gülümsedi. ZEMİN KAT.
“Artık hepsinden iğreniyorum...”
İkisi de kendini sakin ve
birbirlerinden bağımsızmış gibi dışarı attı. Zemin kattan uzun saçlı metalci
ergenle, emekli albay bindi. “The Blister Exists” sadece kulağından içeri
değil, bütün asansöre yayılıyordu. 3. Emekli
albay, gürültü içerisindeki asansörün kapısının yansımasından bıyığını
düzeltti. Ergen’e birkaç pis bakış attı. 6.
Ergen’i dürtüp konuşmaya başladı, “Evladım bu ne gürültü yahu, illa nefret
ettireceksiniz kendinizden! Böyle saygısızlık görmedim!” 9. “Hadi beni geçtim kulaklarına zarar! Şuraya bak saçlar da karı
saçı gibi omuzlara kadar!” 11. “Küpe
falan da takmış, hiç mi saygınız yok etrafa!” 13. “Biz eskiden takım elbiselerle dışarı çıkardık. İnsanları
rahatsız etmemek için duyarlı olurduk biraz” 16. “Bir de senin şu haline bak, mastürbatif yaratık! Annene bile
saygın yoktur senin!” 17. Tek
kulaklığını çıkartarak Emekli Albay’ı dinleyen Ergen asansörün küçük
göstergesinde gördüğü 18 yazısını
görene kadar konuşmadı. Kapılar açılınca “Bi’ git işine moruk ya!” diye
söylenerek indi.
“Adam haklı bir yerde aslında…”
“Terbiyesiz, saygısız.”
Kapının yeniden kapanmasını bile beklemedi Emekli Albay. “Bak bakalım akşam
şikayet etmiyor muyum annene, it herif seni!” 19. “Hiç ya, zerre saygı kalmamış kimsede! İnsanlık kalmamış!” 20. “Atam! Bak görüyor musun şu
güvendiğin nesillere! Neler yapıyorlar?” 21.
“Bunları var ya toplayıp sallandıracaksın meydanda, ibret-i alem olsun
diye, bak kalıyor mu bu it sürüsünden!”
22. Kapı açıldı, asansör dışında kel, hafif tombul, yüzünde kocaman çirkin
bir yara izi bulunan, buna rağmen güler yüzlü olan, simsiyah ufak yuvarlak güneş
gözlükleri olan bir tip bekliyordu. Aynı güler yüzlülükle “Merhabalar efendim.”
dedi komşusu Emekli Albay’a. Emekli Albay söylene söylene dışarıya çıktı.
“Tanrım delirmek üzereyim!”
Tip, olanlara anlam
veremeden asansör bindi ve zemin kat düğmesine bastı. “Dostlarım! Size neyin
yanlış olduğundan bahseden biri oldu mu?” 21.
Bağıra bağıra konuşuyordu. “Ben söyleyeyim, bunlar, bütün bunlar gördüğünüz,
dokunduğunuz her şey yalan! Televizyonların oyunu bunlar, reklamların, yolları
kesen papazların! Dostlarım, ben size Ay’a gitmeyi vaat etmiyorum. Sizlere Ay’ın
karanlık tarafına sahip olmayı vaat ediyorum!” 16. “Ben Dünya’ya indirildiğimde gördüm ki Yüceler’den aldığım
mesaj doğruymuş. Bunu fark ettim! Dünya benim gelişmem için, içinde kaldığım
yumurtaymış! Ben cenin olmayı seçmiyorum! Kim benimle?!” 10. “Etrafınızdaki ışıklı şeylerin hepsi, arabalar, televizyonlar,
kayan yıldızlar hepsi sizi cenin olarak bırakmak için. Büyüleyiciler değil mi?
Peki birden ışıklar sönerse?” 7. Tip
sustu, boğazını ve yüzünden o gülümsemeyi temizledi… Sessizce inmeyi bekledi. ZEMİN KAT.
“İğrenç yaratıklarsınız hepiniz!”
Zemin katta, Tip
asansörden inerken binenlere “İyi günler efendim.” dedi. Kocası ve Gömlekli
Kadın tekrar bindi asansöre. Kapı kapanır kapanmaz geçmişten kalan bir
hesapları varmış gibi tekrar sevişmeye başladılar. 2. Ama onları kötü bir sürpriz bekliyordu. 3. Asansör durdu. Kocası ve Gömlekli Kadın seri hareketlerle
toplandılar. Asansörün kapısı açıldı. Elinde sileceği ve kovasıyla apartmanın
temizlikçi kadınlarından biri bindi. Temizlikçi, Kocası ve Gömlekli Kadın’ın
arkasına doğru geçti. Yukarı çıkış boyunca dikkatli gözlerle onları izledi. Bu
absürt sessizlik saatler sürüyor gibiydi. 20.
Gömlekli kadın “İyi akşamlar.” diye mırıldanarak indi. 23. Kocası “Kolay gelsin abla.” diyerek indi asansörden. Temizlikçi
derinden bir yerlerden bir “Of” çekti. 25.
“Şu tiplere bak ya. Pis pis kokular sürüyolar bir de leş gibi oluyo
ortalık. Biz de anlamıyoz sanki yiyiştiğinizi, orospu karı.” 32. Temizlikçi en üst katta indi.
“Gitme, bari sen gitme. Bari sen teselli ol bana!”
Asansör aşağıya doğru
çağırıldı. 15. 30’lu yaşlarının başlarında
bir anne ve kreş çağında bir kız çocuğu bindi. Anne “Özür dilerim.” dedi korkak
bir sesle. 13. Kız çocuğu sigara
içmekten oluşan balgamlı ve ürkütücü sesiyle “Kes sesini be sorumsuz! Ödeme
yapamamışmış!” 12. “İlla benim mi
bir şeyler yapmam gerekiyor?! Görmüyor musun şu halimi? Bacak kadar boyum var!
Seni de eşek kadar yaptık da noldu, bir boka yaramıyorsun, kocanı bile kaçırdın!”
8. “Ama rahmetli Müjdat babacığım söylemişti.
‘Kop şu kızından, öldükten sonra hayatında kalacaksın da ne olacak? Gel Muğla’da
yazlığı senin üzerine yapalım.’ diye.” 5.
“Fedakarlık yaptım ben be fedakarlık! Kızının vücuduna girdim, senin
yanında olacağım diye! Şu halime bak!” 2.
Anne’nin gözlerinden küçük küçük yaşlar süzüldü. ZEMİN KAT.
“Bitsin istiyorum artık! Bitsin!”
Zemin katta kimse
binmedi. Kapı kapandı. Ancak 32’den, en üst kattan biri asansörü çağırdı.
Asansör inlemeler ve acı sesleriyle yavaş yavaş yukarı doğru yol aldı. 10.
“Otuz iki mi? Yoksa… Yoksa bitiyor mu her şey?”
Asansör sanki heyecanlı
bir varlıkmış gibi sallanıyordu. Yoluna çıkan hiçbir şeyi tanımayacak gibiydi. 20.
“Umarım öyledir… Umarım öyledir…”
Asansör ona en çok acı
çektiren bu katlardan iki kat daha hızlı geçmek istiyor gibiydi. Bir kimse emin
olabilir ki bu kararlılık, bu azim kimsede yoktu. Öyle ki tavandaki ampullerden
biri söndü. 30.
“Az kaldı… Az kaldı… Ne olur bitsin artık!” 32.
Kapı yavaş yavaş ardına
kadar açıldı. İçine zayıf, bembeyaz tenli, hasta görünümlü, dağınık saçlı, kirli
sakallı dağınık giyimli dalgın bir adam bindi. “EVET! EVET!” Dalgın adam kapı kapanır kapanmaz “stop” tuşuna
bastı. Asansörün bir köşesine oturdu. “Tamam sen istedin. Kabul ediyorum.
Eminim, evet, kimsem, hiçbir şeyim kalmadı. Bunu yapabilirim. Çıkabilirsin oradan.
Kabul ediyorum. Görevi ben alıyorum.”
Asansörün motoru kapandı.
Yer aniden kaynayan bir bataklık, bir balçık oldu. Dalgın adam, balçığa doğru
elini uzattı. Acı çekiyor olsa da ses çıkarmadan içeri gömülmeye başladı.
Gömüldükçe gömüldü. Dışarıda hiçbir yeri kalmayacak kadar. Gidiyordu, dalgın
adam…
Dalgın adam, gitmiş
olmasına rağmen balçık ortadan kalkmadı, aksine dikey, uzun ve ince bir hal
almaya başladı. Balçıkta belli belirsiz bir insan silüeti oluştu. Düpedüz insan
olan balçık, kır, uzun saçları ve sakalları birbirine karışmış, yitik ve bitmiş
bir adam ortaya çıkardı. Adam ortaya çıktıktan sonra, balçık yerde bir nokta
olarak kalıncaya dek kayboldu.
Sakallı Adam güldü. Uzun,
uzun. Doğarken ilk nefesini alan bir bebek gibiydi. Ancak aksine Sakallı Adam
gülüyordu. Ellerine, yüzüne, kollarına, her yerine dokundu. Şaşkın ve mutluydu.
“Teşekkür ederim! Teşekkür ederim!” diye mırıldandı. Son bir kez “stop” tuşuna
dokundu. 32. katta kapıyı açtı. Aydınlıktan
gözleri kamaştı, biraz da acı çekti aslında. Ama bu hiçbir şeydi! Dışarı çıktı.
Son bir kez asansöre baktı. Yıllarının geçtiği, hayatının ışığının söndüğü,
binlerce pisliği, bozukluğu, kiri, kaosu, nefreti, kızgınlığı taşıdığı o
asansöre son bir kez baktı.
“Emeklilik güzel şey” diye geçirdi aklından…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder