06-07
Zor da olsa sevdim burayı. Sevdiren sebeplere teşekkür ederim. Arkadaşlarla birlikte özgürcene olabilmek her zaman hoş oldu. Yıllardır planını kurduğum, taslağını hazırlayabildiğim senaryom için beklediğim ilhamı verebilmiş bi şehir oldu burası. İstediğim bazı şeyleri de yaşayabildim. Hatta 1 mevsimde, duygusal olara 4 mevsimi birden yaşadım. Neyse işte...
Sonuçta Antalya'ya geri dönüyorum. Belki de (bişey olur belli mi olur - sanmıyorum gerçi) bi daha geri dönmemek üzere. Yoksa, eğer tabi kimseyi incitmeyecekse, geri dönüp devam edebilmek güzel olurdu. En azından orada bulunmak için cidden güzel bir sebebim var (Yok ilk akla gelen şey değil, sorry pal). Turkcell bedava mesaj hakkı bi yere kadar lan :D
Umarım senaryoyu bitirmiş bi şekilde geri dönerim. Sizi seviyorum, öpjükler... (40 yapar ve milliyetçi hareket partisinin 40. yılı!)
Ay Lav Kolormatik

Ben bi gün oto bazarında dolaşırken
Kameralar gördüm sabah daha erken
"Artis mi geldi" diye aklıma geldi düşünürken
Artis mi? Artis n'arar la bazarda?
Birden baktım mikrofon bana uzatılmış
Etrafımdan destek ararken anladım ki herkes kaçmış
Biraz da uykusuzum, göz torbalarım sarkmış
Artis mi? Artis n'arar la bazarda?
Meğersem çok sonra anladım "artış" sorulduğunu
Çevirmeye çalışsam da çözemedim ben bu oyunu
Kayınbiraderimden öğrendim internette artis olduğumu
Artis mi? Artis n'arar la bazarda?
Biz araba bakmaya geldik buraya, çok mu belli?
70 yaşıma gelmişim gitmem bazara bundan kelli
İnternette de gördüm her yere koymuşlar kellemi
Artis mi? Artis n'arar la bazarda?
Hypthekid oğlan der ki, kullanma bu satırları orda burda
O amca gibi olursun kalırsın darda
Tut-i mucize ile filhakika var da
Artis dersen derim ki;
ARTİS N'ARAR LA BAZARDA?
Lost - 2

Ford - Of course he's fine...
Austen - What's that mean?
Ford - He's an Iraqi torturer who shoots kids, he definitely deserves another go around...
Yukarıdaki diyalogda sezonun en sevdiğim diyaloglarındandır. O an anladım Sawyer'ı...
Yeni bölüm 4 Mayıs'ta... Yapılır mı kardeşim bu?!
Level 8-4
Lost!

Richard - It's a compass.
Locke - What does it do?
Richard - It points north, John!"
Bol "Black Smoke"lu sezon finali bekliyoruz efenim. Ama ben Ana Lucia veya Eko'yu falan da görmek istiyorum artık....
Playground Love

Geçmiş güzel günleri düşünebilmek için;
· Spiritualized – If I Were With Her Now
Kendinize birazcık yardımcı olabilmek için;
· Puscifer – Momma Sed (Tandimonium Mix)
Son zamanlarda başınıza gelen en önemli şeyin “o” olduğunu düşünüyorsanız;
· Johnny Nash - I Can See Clearly Now
Artık ondan başkasını düşünemiyorsanız;
· Martina Topley Bird – Anything
Yalvarıyorsanız, duygularınız kan ağlayarak;
· Massive Attack – Live With Me
Yalnız ve hayatta olduğunuza üzülüyorsanız;
· The Chemical Brothers – Alive Alone
Kaybettiklerinizin gerçekten “gittiğini” düşünüyorsanız;
· Jeff Buckley – Lover, You Should’ve Come Over
Başınıza gelen en önemli şeyin daha ne olduğunu anlamadan “gittiğini” ve “gelmeyeceğini” düşünüyorsanız;
· Nick Cave and the Bad Seeds – Ain’t Gonna Rain Anymore
Halen kendinizin haklı olduğunu düşünüyorsanız;
· Depeche Mode – Walking in My Shoes
Aslında “melek” olduğuna inandığınız kişinin gerçek yüzünü gördüyseniz;
· A Perfect Circle – The Noose
Ama yine de kendinize sabır aşılamanız gerekiyorsa;
Üstüne üstlük hiç bi şeyiniz yolunda gitmiyorsa;
Ancak bu sefer ufak bi umudunuz varsa ve bunu gerçekten istiyorsanız;
· The Smiths – Please Please Please Let Me Get What I Want
Birazcık da sert bi şekilde istiyorsanız;
· Deftones - Please Please Please Let Me Get What I Want (The Smiths Cover)
Yine de her zaman bi şeylerin engel teşkil edeceğini düşünüyorsanız;
· Nirvana – Something In The Way
Her şeyin belki sizi sınamak için olduğunu hissediyorsanız;
İstediğiniz kişi için “yere serilmeye kadar” her şeyi yapabileceğinizi düşünüyorsanız;
· Sneaker Pimps – Lightning Field
Geçmiş hatalarınızdan yıllar geçse bile hala pişmansanız;
Seviyorsanız;
Çok çok seviyorsanız;
Kendinizi o duygular yüzünden kaybetmek üzereyseniz;
· Massive Attack – Butterfly Caught
Karşılık almadınız ve alamayacaksanız;
· Massive Attack – Girl, I Love You
“O”nun gerçek olamayacak kadar harika olduğunu düşünüyorsanız;
Uzun zaman sonra insan içine çıkıyor ve mutluysanız;
Yeniden başladıysanız hayata;
En güzel teselliyi ve umudu arıyorsanız;
Bir şey hissedemiyorsanız ve bu durum endişelendirecek kadar uzun sürdüyse;
Yaşamınızı size yaptıklarından rövanş alabilmek için;
Akışına bırakmanın güzel ama yine de bi o kadar da acıtan bir eylem olduğunu düşünüyorsanız;
· Queens of the Stone Age – Go With The Flow
Hissizliğin ne demek olduğunu anlamak için;
İstanbul’lu değilseniz ve “İstanbul Effect”i algılamak istiyorsanız;
· Massive Attack – Inertia Creeps
İstanbul’luysanız ve İstanbul’u hissetmek istiyorsanız;
Küçük şeylerden de mutlu olan sevgiliniz varsa;
Bi şeyler feda ettiniz ve artık tamamen çırılçıplaksanız;
“Severek Ayrıldıysanız”;
· Queens of the Stone Age – Long Slow Goodbye
Bir kademe daha atlayıp artık sizi hiç bir şeyin öldüremeyeceğini düşünüyorsanız;
Değerli’nizi içinizde hissetmek istiyorsanız;
· Puscifer – Rev 22:20 (Dry Martini Mix)
Kaybettiğiniz bir soul-mate’inizi tanımlayabilmek için;
· Nick Cave and the Bad Seeds – Christina The Astonishing
Eski, güzel, ortak anılarınızı canlandırmak ve gözünüzden bir damla yaş akıtmak için;
Bazen sadece 7 farklı nota yoktur... Bazen müziktir ne hissettiğimizi, hissedemediğimiz zamanların zorluğunu yansıtan...
(Ne Dinliyorum’larınızı gözetlemeye başlarım bundan sonra nasıl hissettiğinizi anlamak için...)
Isırgan Çilek

Herkes nedense bi intikam yeminiyle dolmaya müsait. Bunlar belki de bayılarak izlediğimiz filmlerden falan kalma bi alışkanlık. Yani hani var ya izlediğimiz filmlerde, bi amcam hayatın sillesini (ya fiziksel ya da ruhsal olarak, opsiyonel yani) yer. Sonra da ayaklanıp intikam almak için yola çıkar falan. Sonra hatun da yapar bi tane, intikamı da almıştır, oah! Rahat be...
Ama benim bugün bahsedeceğim olay biraz daha ilişkiler açısından olacak. Zira farkediyosak ayrılınan kişide hemen bi kuyruk acısı oluşması kuvvetle muhtemeldir. Örneklemelerle açıklamacalara başvurursak bunlar “yeni sevgilisyle görünce üzülme, kızma”, “kızı pişman ettirmek için dünya güzeli bi manita bulma, akabinde görünen piç sırıtmaları”, “kız bıraktıktan sonra onun hakkında en kötüsünü dileme, hiç mutlu olmasını istememe”, “ ‘O kız beni bıraktı ya, onun işte allah belasını versin”lemeceler gibi gibi olabilir.
Buradan o tırnak içlerine diyorum ki “Eğer üzülmeyi kendinize yakıştıramayacak kadar değerliyseniz bırakılmazdınız ulan zaten!”.
Bu “kötü şeyler dileme” kadar gerizekalıca ve bencilce bir şey yoktur. Tamam belki hala seviyorsunuz (hem de hala çok) ve heralde onu yeni birisiyle falan görme, görmeyi düşünme ister istemez buruk bir tad bırakacaktır ağzınızda. Ama inanın bana, bunu o güzelliğe borçluyuz...
Kötü şeyleri düşünen varsa sevmiyor demektir zaten ayı şahıs. Çünkü yıllardır bahsettiğim üzere “mutlu olmasını dilemek / istemektir sevmek”. O yüzden o nasıl mutlu olacaksa, bırakın, lütfen öyle olsun. İnanın bana, bunu o güzelliğe borçluyuz...
Birisinin mutlu olması için, maalesef birinin kendisini feda etmesi gerekmekte. Gönül ister ki başka yolları olsun bu işin. Ama olmuyor. Başlarda biraz bağırır, çağırır, ağlar, üzülür, kendiniz suçlar (evet kişinin kendisinin suçlu olduğu zamanlar da boldur), kavga eder, çok çok çok ÖZLERSİNİZ... Tabi ki çok doğaldır ve bunu karşı tarafın da kabul etmesi gerekir. Ama asıl sevmek daha sonradan “feda” olmayı kabul edebilmektir. Çünkü inanın bana, bunu o güzelliğe borçluyuz...
Borçluyuz çünkü, o sizin eksikliklerinize, gereğinden fazlalığınıza, saçmalığınıza, bazı hatalarınıza göz yummuştur. Borçluyuz çünkü birlikte olduğunuz süre zarfı içinde o sizi mutlu etmiş, mutlu görmek istemiş, içinizde (az da olsa, görüyorum çünkü ilişkiyi anlamayacak kadar kısa sürenler var) bir heyecan bırakmış, (belki de yalandan da olsa) sevdiğini söylemiş, size sarılmış, sıCaK öpücüğünü emanet etmiş, size şarkılar adamış, en küçük ve saçma anlarda (meyve kabukları, ortaklıkları çıkarmalar, arkadaşlarla takılmalar) bile sizinle ortak mutluluk çıkarabilmiş, elinizi tutabilmiş, kıskanılmanın ne demek olduğunu çok komik ve eğlenceli bi şekilde gösterebilmiş, paylaşabilmenin ne kadar harika bişey olduğunu örneklerle anlatmış, çimlerin daha yeşil, havanın daha mavi, yeni açan çiçeklerin daha beyaz, ortak dinlenen notaların daha anlamlı, ortak izlenen karelerin daha çekici olduğunu farkettirmiştir. Borçluyuz... Onun için feda olmayı borçluyuz...
O yüzden mutlu olmasını isteyin. Nasıl siz onunla mutluysanız ve onu, o sizi mutlu ettiği kadar mutlu edemediyseniz, bırakın da mutlu olsun. Hala bir şeyler borçlu olduğunuzu kabul edin. Ona dönün ve bi şekilde teşekkür edin. İntikamınızın zamanı değil...
Mutlu olmasını istemektir sevmek...
Not = Bu sefer gizli gizli gönderme yapmalar, laf çarptırmalar, kalp kırmalar yok... Gerçek duygulardan ve isteklerden oluşan %100 gerçek bir yazıdır... Gerçenk...
Not-2 = “Talk Talk”un “Spirit of Eden” albümü eşliğinde yazıldığı için çok Pollyanna bi yazıdır. Severiz... O albüm eşliğinde okursanız ne demek istediğim anlaşılırcasına...
Hyp bitirir..!
Petibör Dini
HANIMLAR! Eskimiş düşüncelerinizi bi kenara atmayın! Onları en iyi değerlendirmenin yolu, geri dönüştürmenin yolu ne mi?
HAYDİ İNSAN YARATALIM!! Haydi yolumuzdan ayrılmayacak, bizim her şeklimize uyacak, hiç bi isteğimize boyun eğmeyecek, istediğimizi yapacak, mutlu edebilecek, teselliyi buldurabilecek küçük kukla insancıklar!
Malzemeler, sen, sen bi dee... evet, sen arkadaki!
Haydi en iyi arkadaşımızı yaratalım!
Hiç bi zaman en iyi özellikleri bi arada görmediğiniz ve göremeyeceğiniz kişilerin o özelliklerini birleştirelim! Saçınıza başınıza karışmayacak, sır tutabilecek, istediğin an yanınıza ışınlanabilecek, seni “Noldu olm? Bizimle de mi paylaşmıyosun?” deyip de hala kendini düşünmeyecek, sizi kötü yola yönlendirmeyecek, sizin kötü yolunuzu, dark-side’ınızı da hayat gailesiymiş gibi kabul edecek arkadaşlar yaratalım.
Haydi süpersonik soul-mate’imizi yaratalım!
Gezegenlerin tekrardan senin etrafında dönmeni sağlayacak, isteyecek, istediğinizi verebilecek, suçu kabullenecek, sadece sizin burnunu kaldırabilecek, dünyayı tek bi hareketiyle kapatıp, Beatles’ı dağıtabilecek, inanacak, boku başkalarına attıktan sonra durumun kurtulması için sadece beklemeyip, çabalayacak, çabalamayı isteyecek, gerçek duygularını sizin de bilmenizi sağlayacak, lafını tamamlayacak, hissedebilecek, HİSSEDEBİLECEK, o tatlı, o şirin, o güzellik dolu, o miniminnacık, o süpersonik sevgilimizi yaratalım!
Haydi o özlemle beklediğimiz okulu, yönetimi, yaşamı, sevgiyi, anne-baba ve çocukları, dini yaratalım!
Haydi ölümsüzlüğü yaratalım!
Biraz daha içine bak, onlar zaten hazır...