Take Me To The Hospital - 4buçuk


* "O gün oda arkadaşının da olmamasıyla birlikte geç kalkmayı deneyerek keyif yapmayı düşündü Hyp. Geç de kalktı, ama terler içinde. Bu gece yatarken genelde kapattığı kaloriferin sıcaklığından kaynaklanan bir ter değildi. Korkuydu. Ürpermeydi. Karanlık bir rüyaydı. Doğruldu, yarı uykulu bir şekilde bir kız arkadaşını ve potansiyel yeni erkek arkadaşı aklına geldi. Onlar hakkında bir iki bir şey düşündükten sonra arkadaşları aklına geldi. Onların başına bir şey gelmiş olmalıydı. Kimse aramalarına cevap vermiyordu, hiç kimse. Saatin erkenliğine yormak istedi..."

* Şimdi her şey düzgün, her şey yerli yerinde her şey normal... Haber almak istediğim son kişiden de haber aldım. "...about 1 hour ago"

* Sanırım konser işinden vazgeçiyorum. Yalnız başıma gitmekten nefret ediyorum. Hem İstanbul'a hem de konsere. Yalnız başıma gitmek istemiyorum. O yüzden sanırım kapı önünde karaborsaya başlarım. Tool, Massive Attack, sonra da bu... Çok istikrarlı bir gidişteyim gerçekten.

* Entourage'ı da bitirdim yaklaşık bir ay gibi bir süre içinde. 7 koca sezonu. Güzellik bir dizi...

* Bi saniye şu an online bilardo platformunda, dünyanın kimbilir neresindeki bi elemanın bana sadece "bamba" demesinin etkisindeyim... Karanlıkların içinden... bamba.

* Güzelim konseri kurtarabilecek bir şeylere ihtiyacım var.

* Bi-iki saat öncesine kadar falan gün boyu ağzımdan çıkan tek şey "bi beyti, paket olacak" idi. Hayır, kendi kendime konuşmak gibi bi huyum olmasa ağzım falan kuruyacak. Fena değil mi?

* Bugün de pek bir şey yazasım yok. O yüzden an itibariyle kısa keseceğim köşenin numarasını 4.5 yapıyorum. See ya folks. İyi finaller.

poker face dedikleri




veee hayatım boyunca ilk defa sağ kulağım çınladı!

sol kulak kötü anılmak, sağ kulak iyi anılmak demekmiş...

Kewl

Matey...

Bilirim ciddiye almazsın kimi zaman. Ama şimdi al çünkü ben de almaya başladım. İkizim gibisin cidden çünkü.

Sen kendini "down and out" hissettiğinde, ben sanki yanımda biri delinmiş akciğerime rağmen sigara içiyormuş gibi hissediyorum. Öyle bi ağrı oluyor. Ameliyat olduğum güne dönüyorum. O gün ağrımın kalbimde olduğunu sanmıştım. Ama yanlış bildiğim ortaya çıkmıştı. Şimdi doğru biliyorum ama.

"Üzülme çünkü içim acıyo!" tarzında düşünecek kadar bencil değilim sanırım. Daha çok "İçim acıyo çünkü üzülüyosun" gibiyim. Kendini iyileştiremeyip başkalarını iyileştirmek beni o kadar mutlu ediyor ki bi bilsen. Hele bi de sen. "Herhangi bi kişi" değilsin bi de. Sadece arkadaşım değilsin, sevgilim hiç değilsin, ve biliyo musun "eski sevgilim" de değilsin. Sen bende olan her şeysin şu anda. Benimkisi bi "Beauty and the Beast" hikayesi. Nedir onun olayı da bilmiyorum ama ismi güzel.

Bunu da sanırım, konuşmalarımızda sen "random" harflerle koparken, sandalye üzerine tüneyip aldığım Quasimodo şeklinden çıkardım. Evet tamam bazen mutlu olmayı bilmiyorum kabul.

Biliyosun kimi zaman umrunda olmadığımı düşündüm, kimi zaman benden nefret ettiğini düşündüm. Ama ne farkeder ki? Sen de bana hakaret etmezsin çünkü. "Selfish" dersin, "bastard" dersin. Hoşuma gider. Sevilirken "naber lan piç?" denilen köpek yavruları gibi hissederim kendimi.

Bazen seninle konuşmam. Konuşunca rahatını bozarım çünkü. Rahatını bozmamak için engellerim, silerim falan. Ama hep orda bi yerlerdeyimdir.

Mutsuz olmayı en son hakedenlerdensin. Mutsuz edersin, it's true, ama çok güzel edersin tadı damağımda kalır, evet.

İlla "İyi"nin tersi olacaksan "iyİ" ol...

Aynalarda da yaşamıyorsun.

PS= bi kaç yazı önce herkese birer cümlelik mektup yazmıştım. ordan seni sonradan silmiştim. bu da telafi olsunç.

herpderp

this was meant to be



"the moment we believe that we have never met,
another kind of love, it's easy to forget..."

video versiyonu sucks, so...

"when we are all alone, then we do both agree,
we have a thing in common and this was meant to be."

Konsermonser (Ocak - Şubat)

* Pain of Salvation = 8 Ocak - Ankara / Saklıkent
Pain of Salvation = 9 Ocak - İstanbul / Jolly Joker Balans

Pek tanımam, pek bilemem ama ülkede yoğun bir hayran kitlesi var, haliyle ilgi de çok yoğun olacaktır. İki büyük şehre geldiklerinden dolayı ve çok yakın bir gelecekte olmasından dolayı kayda düştüm. Gidenler varsa yorumları alırız. E 7'sinde parasına kavuşacak kimi öğrenci kitlesi kaçırmaz fırsatı diye düşünüyorum. Ayrıca Ankara ayağı "Passage"da olacaktı... Şimdi alla aşkına. Passage... Ne alaka la?

Undertow by Pain Of Salvation

* Athena Unplugged = 14 Ocak - İstanbul / Babylon

Athena'yı severim, kendi çaplarında mütevazi kalmayı başarmışlardır. Konserin "Unplugged" olması daha ilgi çekici kılıyor olayı. Ancak bilet fiyatları oldukça tuzlu gibi.


* Malt = 15 Ocak - İstanbul / Bronx Pi Sahne

Malt candır. Bilet fiyatları Bronx için makul. Hoş bir boş zaman doldurgacı.

* Oi Va Voi = 13 Ocak - İzmir / Ooze Venue
Oi Va Voi = 19 - 20 - 21 Ocak - İstanbul / Babylon


Düzenli takip ediyorum sayılmaz ama başarılılardır. Duyumlarıma göre sahnede süperler, eğlence garanti yani. Çok severler Türkiye'yi. Gidin, görün derim imkanınız varsa. Gerçi zaten yine gelirler, diy mi? Balkan, balkan...

Brothers by Oi Va Voi


* UB40 = 22 Ocak -İstanbul / Matine216

Türkiye'ye 2004'te de gelmişler. "Red Red Wine" işte. 67 Lira değer derseniz...

Red Red Wine by UB40

* Baba Zula = 21 Ocak - İstanbul / Bronx Pi Sahne

İçimde çok büyük uktedir BabaZula'ya gidememek. Onlar çalmaktan bıkana kadar ben fırsat tepmeye bıkamayacağım sanırım. Ama yakın bir İstanbul olayımda kaçırmayı istemiyorum. Bilet fiyatları uygun. Fiyata değer performans geleceği garantidir bence.

* Isobel Campbell & Mark Lanegan = 5 Şubat - İstanbul / İKSV Salon

Yarın biletini alacağım konserdir. Adına yaygaralar çıkarabileceğim konserdir. Bayılırım. Çocuğumu keserim. "Modern zamanların Nancy Sinatra ve Lee Hazlewood'u" demiş Biletix. Ben diyorum senede bir konsere gitme hakkım olsa hiç düşünmeden buna giderdim sanırım. Dersime çalışıp gideceğim. Sizler de bence, hani bilmeseniz pek de belki, kaçırmamanız gerekir diye düşünüyorum. Pörfekt...

Revolver by Isobel Campbell & Mark Lanegan