Plastic Beach = Bir maymunun plajla imtihanı

Veee her zaman sevdiğim ve sürekli sevmeye devam edeceğim süpersonik, animasyon delilik Gorillaz’ın üçüncü orjinal, altıncı stüdyo albümü Plastic Beach bugün itibarıyle çıktı. Tabi ilk önce bugün (3 Mart 2010) Japonya’da çıktı. 8’inde İngiltere gibi Avrupa ülkelerinde, 9’unda ABD gibi dış kıtadaki ülkelere dağıtılacak. Albümü erkenden dinleyen şanslı isimlerdenim...



Bir kere şunu söyleyeyim 5 yıl beklediğimize değer bir kadro olmuş. Yani içinde, Damon Albarn (Gorillaz’ın ta kendisi), Snoop Dogg, Mos Def, Lou Reed, De La Soul gibi kendi alanlarının ustaları ile birleşik bir albüm olmuş. Konsept bir albüm diyebiliriz, zira bir kaç şarkı dışında çok mistik bir Plastik Kumsal ortamı var. Ayrıca şarkılar arası da süper bir bağlantı var, yani hiç bir şarkı akışa doğru bakılırsa sırıtmıyor. Bir de tabi 2001 tarihli ilk albüm “Gorillaz” ile karşılaştırınca gerçekten ne kadar akıllı, uslu bir albüm olduğunu görebiliriz. Gorillaz (kitaplarını falan da ezberlemiş biri olduğum için rahatlıkla söyleyebilirim ki), Demon Days albümündeki o son şarkılarda ( “Don’t Get Lost in Heaven”, “Demon Days” ve özellikle “Hong Kong” ) yakaladığı o havayı, o ciddiyeti, o sade güzelliği, bu albümde tamamen göstermiş.


Soldan sağa = 2D, Noodle, Murdoc Nicalls, Russel Hobbs

Burada Blur’daki zıpır delikanlı Damon’ın hayat yolculuğunu rahatça görebiliyoruz, çünkü ilk önce “The Good, The Bad and The Queen”’de bu olgunlaşma safhasından örnekler sundu, ardından Massive Attack’ın süpersonik albümü Heligoland’deki “Saturday Comes Slow” şarkısında o çocuk ruhlu Damon Albarn’ı bıraktığına tanık olmuştuk. Bu albümde de “2D” mahlasına sığınan Damon, hayatını özetliyor. “Murdoc” kusura bakmasın ama bu albümü dinlerken hiç gelmedi onun yaramazlıkları aklıma... Dediğim gibi daha çok 2D albümü olmuş bu...


Her şey bunun başının altında çıkıyor desem inanır mısın bana sevgili okuyucu?

Albümde otantik öğeler çok hakim. Demon Days albümünden oldukça alışkın olduğumuz yaylılar, orkestral öğeler bu albümde fazlasıyla mevcut. Zira Gorillaz bu albümde Sinfonia ViVa, Hypnotic Brass Ensemble ve Lübnan Devlet Orkestrası gibi klasik topluluklarla da çalışarak (şunu söylemeyi hiç sevmiyorum ama) doğu-batı sentezini tam anlamıyla yapıyor (ögh). Eklemek gerekirse de müzik anlayışını artık biraz daha “Alternative”e doğru çekmiş. Bugüne kadar hiç Gorillaz dinlemeyen bile bu albümden başlarsa bile hiç bir şey kaçırmaz çünkü albüm sadece biz hayranlarına hitap etmiyor.

Bir de şarkıları değerlendirelim:


1- Orchestral Intro (ft. Sinfonia ViVa) = Bildiğimiz klasik bir intro türü. Yaylılar bizi albümün geçtiği yere, sahile götürüyor ve sırayı Snoop Dogg’a bırakıyor...


2- Welcome to the World of the Plastic Beach Ft. Snoop Dogg & Hypnotic Brass Ensemble = Snoop Dogg bu şarkıya resmen takdim ediliyor, çünkü “Ensemble” şarkıya çok asil bir hava kazandırıyor. Dogg’un tane tane akan rhyme’ları, 2D’nin back-vocal’leri, Ensemble’ın uyumsuz marifetleri, şarkıya derin, ruhlu, akıllı bir hava katıyor. Snoop Dogg ismini ilk duyduğumda biraz burulmuştum ama şarkıyı dinledikten sonra “Keşke biraz daha olsaydı bu adamdan bu albümde” dedim. Snoop bu şarkıyla bizi albümün kapısında karşılıyor... (A)


3- White Flag Ft. Kano, Bashy & The Lebanese National Orchestra for Oriental Arabic Music = Albümün en egzotik ve sempatik şarkısıdır kesinlikle. Harika ezgilerle yapılan bir açılış, daha kariyerlerinin başında olan iki Britanyalı MC Kano ve Bashy’nin hiç de sırıtmayan, renkli vokalleri... Gerçekten Gorillaz’a yakışır bir şarkı. Rhyme kısımlarında arkada şimşek gibi ilerleyen beat’ler bizi şarkıya ısındırıyor. Gerçek doğu-batı sentezi bu olsa gerek. Bu arada şunu da belirteyim, Lübnanlı orkestranın çaldığı o melodiden etkilenmeyecek adam tanımıyorum. Hayatımda duyduğum en sempatik şarkılardan biri. Önceki albümden “Dirty Harry” ile karşılaştırabilirim bunu... (A+)



02'de şarkıya yaptığı katkı muazzamdır Snoop'un...



4- Rhinestone Eyes = 2D’nin kendi vokalini kendisi yaptığı bir şarkı. Bir ara arkaya Noodle olduğunu tahmin ettiğim vokaller giriyor. Noodle mı değil mi bilmiyorum, yeni bir kitabın çıkmasını bekleyeceğim sanırım. 2D’nin tek başına olduğu şarkılara daima bir sempati beslemişimdir. Önceki albümden “Last Living Souls”la, ilk albümden de “19-2000”le karşılaştırabilirim. Bu arada radyoda yayınlanan ilk demolar arasında bu da vardı, adı “Electric Shock”tu. Demo’ya oranla kat kat daha iyi tabi. Bu da sevdiklerimden... (A-)


5- Stylo ft Bobby Womack & Mos Def = Geldik albümün yayınlanan ilk demosu ve single’ına... Mos Def’i en yetenekli rapper olarak görürüm. Gorillaz’la çalışacağını duymam beni Snoop haberinden daha çok sevindirdi. Bu şarkıyı en orjinal Gorillaz şarkısı olarak tanımlayabilirim sanırım, karşılaştıracak eski bir şarkı bile bulamadım. Mos Def’in yeteneklerini konuşturmasıyla başlayan şarkı, 2D’nin “Oh Stylo...” ile başlayan rahatlatıcı sesini kullanarak söylediği sözler ve Bobby Womack’in bize ne kadar yetenekli bir Soul’cu olduğunu hatırlatması ile devam ediyor... Aslında ne kadar tipik bir Gorillaz şarkısı olsa da, albüm genelinde olduğu gibi bir orjinallik var. Ancak çok dinlediğimden ötürü müdür nedir bilmiyorum ama bir siliklik var sanki. (A-)



6- Superfast Jellyfish Ft. Gruff Rhys & De La Soul = Albümün en tatlı şarkısı diyebilirim buna. De La Soul’u bir önceki albümün efsane şarkısı “Feel Good Inc.”ten tanıyabiliriz. Yine ezberlenesi rhyme’larla bezeli verse’ler, 2D’nin şefkatli nakaratı ile birleşiyor. Hemen aklıma dahi prodüktör Danger Mouse’u getirdi ki, ancak ondan çıkardı böyle bir iş. Ancak hemen anlaşılacak kadar kısa, yani “Feel Good Inc.” uzunluğunda bir şey olsaydı daha akılda kalıcı olurdu, hatta albümün simgesi bile olabilirdi. (B+)


7- Empire Ants Ft. Little Dragon = Diğerlerine oranla daha yavaş bir şarkı ama kesinlikle karanlık değil. Biraz da orjinal bir şarkı aslında... Biraz dipten başlayıp sonradan giren efektlerle (deyim yerindeyse) umut veriyor şarkı. Albümün mistikliği tam anlamıyla yansımış bu şarkıya. Özellikle siz de benim gibi bayan vokal hayranıysanız gece-gündüz dinleyebileceğiniz bir şarkı olmuş. Tabi ben geceyi tercih ediyorum, siz nasıl buyurursanız. (A)


8- Glitter Freeze Ft. Mark E. Smith = Gorillaz’dan beklenecek bir şarkı yine. Bu şarkıda vokalden çok müzik ön planda duruyor, özellikle elektronik synth efektleri. “Dare”’de konuk vokalistlik yapan Shaun Ryder gibi konuşma şeklindeki vokaller arkadan ses kaydı gibi eklenmiş. Gorillaz’ın her albümde yaptığı kaçık şarkılardan biri işte. Diğer kaçık şarkılar Damon Days’ten “White Light” ve Gorillaz’dan “Punk”... Vokallik bir kısmı olmadığı için şarkıda bir anlam aramaya gerek yok, sanki daha önceki şarkılarda yarattığı duygusal havadan dinleyiciyi uzaklaştırmak için yapılmış gibi... (B-)


9- Some Kind of Nature Ft. Lou Reed = Gelelim büyük usta Lou Reed ile yapılan çalışmaya. Kendine has bir vokal ile açıyor şarkıyı. Glitter Freeze’de yaşattığı rahatlatmaya devam edermiş gibi Gorillaz. Bu sefer albümün en önemli kozu Lou Reed’i öne koyuyor. Ancak tabi 2D yine nakaratta ortaya çıkıyor. Sonlara doğru da ikisinin ortak nakaratı dinlenmeye değer. Albümün eğlencelik, ara şarkılarından biri. Dennis Hopper’ın şiir okuduğu “Fire Coming Out Of The Monkey’s Head” ile karşılaştırabiliriz bunu da, gerek ustalar olsun, gerek müzik olsun. (B)


10- On Melancholy Hill = 2D’nin tek başına çalıştığı, yoğun elektronik ögelerini bulunduran “Indie” tarzı bir şarkı. Bana feci derecede “Empire of the Sun”ı hatırlattı, grup olan. Onların yaptığı ve henüz tanımlayamadığım müziklere benziyor. Radyolarda duyabileceğimiz ve hiç sırıtmayacak bir şarkı. “Some Kind Of Nature”un verdiği mutluluğun üzerine biraz daha özgüven ekliyor. Bizi asıl melankoliye hazırlıyor. (B-)


11- Broken = Demolarını dinleyip en çok merak ettiğim şarkı bu oldu. Tamam demo’yu belki Stylo’da ve Electric Shock’ta yaptıkları gibi çok değiştirmemişler ama ben bu şarkının demo’suna bile vurulmuştum. Yine 2D tek başına vokallerde, yine “broken” bir şarkı. %100 melankoli, %100 sevgi dolu bir şarkı. Albümdeki favorilerimden. Diğer albümdeki favorim olan “El Manana” ile karşılaştırabilirim bunu da. Zor zamanlarımda yetişebilecek bir şarkı olacakmış gibi görünüyor şimdiden. (A+)


Mos Def iki şarkıda birden gönül tellerimizi titretiyor. Two Words!


12- Sweepstakes Ft. Mos Def & Hypnotic Brass Ensemble = 02’de dinlediğimiz H.B.E. ile 05’te takdire şayan bir katkı yapan Mos Def bir arada. Son derece ölçüsüz, dengesiz, hareketli, akılda kalamayacak kadar kaçık bir şarkı. Mos Def’in ilahi-vari rhyme’ları, alışılmadık melodisi ile albümün en ilginç şarkısı. Sonlara doğru Ensemble’ın girmesiyle birden çok etkileyici bir gürültüye dönüyor. Düzenli melodisi olan şarkı sevenlerin pek beğenmeyeceği türden bir şarkı ama bana göre dinledikçe güzelleşen, daima yükselen tempoya sahip bir şarkı. Dinlerken ayaklar yerinde durmuyor. Bana Demon Days albümünden “All Alone”u hatırlattı, ölçüsüzlüğüyle de “5/4”ü çağrıştırabilir. (A)


13- Plastic Beach Ft. Mick Jones & Paul Simon = Gelelim albüme adını veren şarkıya. Başlangıç itibarıyle bana kesinlikle Tarantino-vari filmleri hatırlattı. Ardından hızlı ve hoş bir şekilde ilerleyen klavye sesleriyle birlikte giren 2D vokalleri bize nerede olduğumuzu hatırlatıyor. Müzikal bakımdan gayet başarılı bir şarkı. Albümün hit’i olabilecek bir kıvamda. Nakarat da gayet akılda kalıcı ve sade. Gorillaz’ın bütün şarkılarının toplamı gibi bir şarkı. Yine bir şarkı ismi vereceksem “Every Planet We Reach Is Dead” derim müzikal bakımdan, çünkü vokallerde pek bir benzerlik yok. Gerçekten sevilesi, dinlenesi (A)


14- To Binge Ft. Little Dragon = 12 ve 13’teki karışıklığın yerini sakinliğe bırakıyor. Plastic Beach’ten denize açılmak gibi. Akla hemen sakin dalgalar, gün batımı gibi ögelerin gelmesi muhtemel. Rahatlatıcı bir şarkı. Ayrıca 2D’nin de rahatlamak için içini dökmesi gibi bir şey de söz konusu olunca bu şarkıda, şarkı sırasında insanın yüzünde bir tebessüm kalabiliyor. (B)


15- Cloud of Unknowing Ft. Bobby Womack & sinfonia ViVA = Albümün sürpriz bombalarından biri. Kesinlikle Gorillaz gibi değil. Sanki Gorillaz bizi Bobby Womack ve ViVA’nın eline bırakmış gibi. Çıktığımız deniz yolculuğunu tamamen temsil ediyor bu şarkı. Her şeyden, her gürültüden, her sıkıntıdan, her dertten uzak durumdayız. Kesinlikle Gorillaz gibi değil, bu Gorillaz’ın bize verdiği bir hediye, bu onların bizi muazzam sona hazırlaması gibi... Bobby Womack tanıdığımıza sevineceğimiz şarkı. ViVA’ya “yaylılarına kurban!” diye bağıracağımız şarkı... (A)


16- Pirate Jet = Dertsiz, tasasız bir outro şarkısı. Diğerleri olmadan pek bir anlamı kalmaz. Ben bu şarkıyı biraz şeye benzettim, ev sahibi takım 3-0 öndedir, taraftarları mutludur ve son dakikalarda da tezahürat yapmaya başlarlar falan. Güzel bir son, mutlu bir son gibi... Pek müziksel bir değer taşımayan 2 buçuk dakika... Gorillaz bize korsan jetiyle veda ediyor. Belki de bir daha dönmemek üzere...


NOT = Bu sezon sürekli Massive Attack elemanlarıyla takılan Damon Albarn onlara gönderme yaparak son şarkının adını Pirate Jet koymuş olabilir. Zira Massive’in son albümünün kapanış şarkısının adı “Atlas Air”dı...

Bir Daha NOT = Düşününce şarkılar tek başına dinlenince pek bir anlam ifade etmiyor olabilir. O yüzden benim önerim albümü bir solukta ve toptan dinlemeniz...